Skip links

Görünen Yol.

Görünen Yol.

Bugün tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de enflasyon mücadele edilmesi gereken en önemli hususların başında gelmekte. Ancak gel gelelim dünya genelindeki ortalama enflasyon yıllık 8,7% iken

Haziran sonu itibarıyla ülkemizdeki tüketici fiyat artışı 78% ler seviyesinde, üretici enflasyonu ise 138% lara ulaşmış durumda, zannetmeyin ki üreticiler bu kadar büyük farkı fiyatlarına yansıtmayacaklar, karlarından karşılamaları da mümkün olmadığına göre, tüketici fiyat artışları devam edecektir.

 

İhracatçılarımızın ihracat gelirlerinin 25% ini Merkez bankasına satış yükümlülüğü 40% çıkarıldı, kur korumalı mevduat ülkemizde hayata geçti, hazinemize 21 Milyar TL ek yük getirmiş Mayıs itibarı ile, bugün 1 USD 17,20 TL seviyelerinde seyretmekte sonuçta ne elde edebildik mutlaka geniş kapsamlı değerlendirmeliyiz.

Şirketlerimiz büyük çoğunlukla mali yapılarında aldıkları krediler ile iş yaşamlarını sürdürdükleri aşikarken yapılan yasal düzenlemelerle niye biz şirketlerin döviz birikimlerini belli bir limite kadar indirmelerini aksi taktirde kredi kullandırmayarak onların can sularını azaltırız. Bu şirketler globalde faaliyet gösterdikleri pazarlardan pay almak için nasıl gayret gösterecekler hangi sermaye yapısı ile, ülke ekonomimizin genel sağlığı için rekabet avantajı yaratmak onlara destek olmak varken bu tür operasyonel çok sınırlayıcı tedbirler neden alınır. Sayın Bakan bu uygulamanın süreli olacağını açıkladı ancak elimizde detay bulunmamakta.

Öte yandan ülke olarak büyüyoruz fakat işgücü ödemelerinin GSYH içindeki payında 2000 li yılların başına dönmüşüz. Ülkemiz çalışanlarının ekonomik çarklarımızın dönmesine olan çok önemli etkisi göz ardı ediliyor sanırım. Artan enflasyonda bu kesim nasıl tüketim ihtiyaçlarını giderecek bence, ihtiyaçlarını ötelemekten başka çaresi olmayacak.

 

Ekonomimizin tahmini 70% lik kısmı düşük teknolojik ürünler üretmekte, günümüz teknoloji günü yakın gelecekte bu tür ürünlere olan ihtiyaç son derece azalacak o zaman biz kime hangi ürünü satacağız. Bu kapsamda ülke olarak odaklanmamız gereken sektörleri acilen belirlemeli ve yeniden yapılanmayı en kısa süre zarfında başlatmalıyız.

Bakın 2000 li yılların başında takribi 4-5 bin USD kişi başı milli gelir seviyesinde olan Türkiye, Polonya, Macaristan, Slovakya, Estonya, Letonya ve Bulgaristan gibi 7 ülkenin kişi başı milli gelirin gelişimini 2020 yılına kadar karşılaştırmışlar ve 8,5 bin USD bandında kalmış kişi başı milli geliri en düşük kalan ülke biziz maalesef. Dünyanın ilk on ekonomisi arasına girebilmek için tahmini 1,8 Trilyon USD mertebesinde ekonomik büyüklüğe sahip olmamız gerekirken bu kapsamda atmamız gereken makro adımlar nelerdir bu soruyu hep kendime sormaktayım ancak genel araştırmalarımda kapsamlı bir yanıta ulaşabilmiş değilim.

Son yıllarda ihracatımız çok güzel artıyor harika ancak ithalatımızda aynı güzellikle artmaya devam etmekte, biz bir ithalat ülkesiyiz unutmayalım, güncel aylık bazda dış ticaret açığımız 8 Milyar USD seviyesinde yıllık 100 Milyar USD açıktan bahsediyoruz, kanaatimce mikro tedbirlerle giderilemeyecek açık, yapısal stratejik adımları şimdi atmalıyız, ayrıca dünyamız önümüzdeki kısa vadede çok kritik bir resesyon tehlikesi ile karşı karşıya, eğer yakın gelecekte önemli ekonomik zorluklarla karşılaşmak istemiyorsak.

Tuğrul Günal

Bu web sitesi, web deneyiminizi iyileştirmek için tanımlama bilgilerini kullanır.
Keşfet
Sürükle